HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma özel ve mutlak boşanma sebeplerindendir. Mutlak boşanma sebeplerinden olduğu için ispatı halinde boşanmanın gerçekleşmemesi gibi bir durum söz konusu değildir. Yani hakimin takdirinde değildir. 

Hayata kast, eşlerden birinin diğer tarafın hayatına karşı yapmış olduğu acı netice doğuran davranışlarıdır. Pek kötü veya onur kırıcı davranış ise onun bedensel ve ruhsal sağlığını tehlikeye düşürecek davranışlardır. Örneğin; eşini hapsetmek, aç bırakmak, dövmek vb. 

Bu husus TMK madde 162'de düzenlenmiştir. Buna göre; "Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur."

YARGITAYIN KÖTÜ MUAMELE OLARAK KABUL ETTİĞİ DAVRANIŞLAR NELERDİR?

🔎Aralarında boşanma davasının görülmesi esnasında mahkeme koridorunda kadının kocasına "alçak, namussuz herif, seni istemiyorum" gibi sözler sarfetmesi
🔎Kocasının eve geç gelmiş olmasına kızan kadının onun ticarethanesine giderek kalabalık içinde şeref ve haysiyetini kırıcı laflarla ona hakarette bulunması
🔎Kadının savcılığa başvurarak kocasına hırsızlık isnadında bulunması ve yapılan soruşturma neticesinde bu olayın doğru olmadığının anlaşılması
🔎 Eşini evde metresiyle birlikte yaşamaya zorlama
🔎 Kadının bakire olmasına rağmen kocasının öyle değilmiş gibi duyurması

HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI NE ZAMANA KADAR AÇILABİLİR?

Hayatına kastedilen veya pek kötü muameleye uğrayan ya da onur kırıcı davranışa maruz kalan eşin bu sebeplerden birine dayalı olarak dava açabilmesi için boşanma sebebini öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde dava açması gerekir. Fakat her halükarda eylemin üzerinden 5 yıl geçmişse artık bu sebebe dayalı olarak boşanma davası açılamaz. 5 yıllık süre hak düşürücüdür. Yani durması veya kesilmesi söz konusu değildir. 

AFFEDEN EŞ BU SEBEBE DAYALI OLARAK DAVA AÇABİLİR Mİ?

TMK madde 162'de açıkça affeden tarafın dava hakkının olmadığı belirtilmiştir. Bu takdirde eylem gerçekleştikten sonra açık veya örtülü bir af söz konusu olduğu takdirde bu sebebe dayalı olarak dava açılamaz. Fakat bu eylem sürekli tekrarlanan bir eylemse ve affettikten sonra söz konusu eylem tekrar gerçekleşmişse sonradan gerçekleşen eyleme dayalı olarak bu sebeple dava açılmasına bir engel yoktur. Yine affettikten sonra her ne kadar bu sebebe dayalı olarak dava açılamasa da genel boşanma sebeplerinden birine dayalı olarak dava açılması da mümkündür. 

HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDENİYLE BOŞANMA DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME HANGİSİDİR?

TMK madde 168 gereğince hayatına kastedilen veya pek kötü muameleye uğrayan ya da onur kırıcı davranışa maruz kalan eş, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer aile mahkemesinde dava açabilir. 

HAYATINA KASTEDİLEN, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞA MARUZ KALAN EŞ TAZMİNAT TALEP EDEBİLİR Mİ?

TMK madde 174 gereğince; "- Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir."
Bu kapsamda hayatına kastedilen veya pek kötü muameleye uğrayan ya da onur kırıcı davranışa maruz kalan eş, bu sebeple açmış olduğu boşanma davası ile birlikte kişilik hakkı saldırıya uğradığı için manevi tazminat talebinde bulunabilir. 

YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI 

📜"Davalının zaman zaman eşine ve çocuklarına fiziki şiddet uyguladığı, eşine “mayası bozuk, sütü bozuk, şeytan tabiatlı ” şeklinde sözler sarf ettiği, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Davalının gerçekleşen bu davranışlarının, davacının vücut bütünlüğünü ve onurunu ağır biçimde zedelediği, sağlını ve ruhsal bütünlüğünü bozduğu tartışmasızdır. Bu bakımdan açıklanan davranışlar pek kötü ve onur kırıcı davranış niteliğinde olup, Türk Medeni Kanununun 162. maddesindeki boşanma sebebini oluşturur. Bu husus gözetilmeden isteğin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi doğru bulunmamıştır." (Yargıtay 2. HD 2012/4316 E. 2012/22373 K.)

📜"Davalı-karşı davacı erkeğin davacı-karşı davalı kadına karşı kasten öldürmeye teşebbüs fiili sabit görülerek neticeten 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği henüz kararın kesinleşmediği, bu hali ile davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalı eşe karşı hayata kast ve pek fena muamele eyleminde bulunduğu..." (2. HD 2016/4852 E. 2017/10559 K.)

📜"Davalı-birleşen dosya davacısı erkek tarafından açılan boşanma davası, hem Türk Medeni Kanununun 162. maddesinde yer alan "hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış " hem de aynı Kanunun 166/1. maddesinde düzenlenen "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebine dayanmaktadır. Mahkemece deliller Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi çerçevesinde değerlendirilmiş, 162. maddeden açılan dava yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır. Toplanan delillerin TMK 162. madde çerçevesinde de değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, bu dava hakkında bir karar verilmemesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir." (2. Hukuk Dairesi 2016/3933 E. 2017/9415 K.)

📜"Dava; hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, (TMK m.162) bu kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) sebebiyle boşanma talebine ilişkindir. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış fiilleri özel boşanma sebebi yanında genel boşanma (TMK m. 166/1) sebebi de oluşturur. Böyle bir durum karşısında kalan eş dilerse bu özel sebeplerin yanında genel sebebe, dilerse birine veya birkaçına birlikte dayanarak boşanma talep edebilir. Davacı öncelikle hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebine dayanarak boşanma davası açmış olduğundan, öncelikle hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış boşanma sebeplerinin bulunup bulunmadığı belirlenmeli, özel sebep varsa, bu sebebe dayanılarak özel boşanma sebeplerinin gerçekleşmemesi halinde, deliller genel boşanma sebebi (TMK m. 166/1-2) çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Toplanan deliller öncelikle özel boşanma sebepleri bakımından değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır." (2. Hukuk Dairesi 2015/21301 E. 2016/14788 K.)

📜"Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davacı- karşı davalı kadının davası münhasıran Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yazılı evlilik birliğinin sarsılması, genel boşanma sebebine dayanarak ikame edilmiştir. Hal böyleyken mahkemece, usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de olmaksızın, davacı- karşı davalı kadının davasının aslında Türk Medeni Kanununun 162. maddesinde yazılı özel boşanma sebebi olan hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeninden kaynaklandığı nitelendirmesi yapılarak, bu sebeple davanın kabulü yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Zira hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK m. 26). Açıklanan nedenlerle, davacı- karşı davalı kadının talebi dikkate alınarak kadının davasının Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi kapsamında değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir." (2. Hukuk Dairesi 2015/17596 E. 2016/10197 K.)

📜"1-Davacı-davalı kadının dava dilekçesindeki ve ön incelemedeki beyanlarından boşanma davasını hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış (TMK md. 162) sebebine dayandırdığı anlaşılmaktadır. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-davacı kocanın düzenli olarak bir işte çalışmadığı, alkol alıp, eşine 22.12.2012 tarihinde tokat attığı gerçekleşmiş ise de davalı-davacı kocanın bu davranışları ve toplanan deliller karşısında hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış olarak kabule yeterli görülmemiştir.
Davacı-davalı kadının açtığı davada Türk Medeni Kanununun 162. maddesi koşulları oluşmadığı halde, kadının Türk Medeni Kanununun 162. maddesine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir.
2-Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda düzenli olarak bir işte çalışmayan, alkol alıp eşine tokat atmak suretiyle fiziksel şiddet uygulayan davalı-davacı koca yanında, ayrılık döneminde eşine "boynuzlarından kapılara sığabiliyor musun?" şeklinde mesaj gönderen davacı-davalı kadının da az da olsa kusurlu olduğu, davacı-davalı kadın ve müşterek çocuk bakımından aile birliğinin korunmasına değer bir yarar kalmadığı, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı koca dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-davacının davasının kabulü ile boşanmaya (TMK. md. 166/1-2) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davasının reddi doğru bulunmamıştır." (2. Hukuk Dairesi 2014/11559 E. 2014/22133 K.)

Yorumlar

Popüler Yayınlar

5809 SAYILI ELEKTRONİK HABERLEŞME KANUNU’NA AYKIRILIK SUÇLARINDAN M.56’nın İNCELENMESİ

CEZANIN ERTELENMESİ NEDİR?