5809 SAYILI ELEKTRONİK HABERLEŞME KANUNU’NA AYKIRILIK SUÇLARINDAN M.56’nın İNCELENMESİ
![]() |
SAHTE CEP TELEFONU HATTI AÇMA |
5809
sayılı elektronik haberleşme kanunu madde 56’da özellikle
telefon bayiliklerinin düzenlemiş oldukları abonelik sözleşmeleri
hakkında gerçekleştirilen hangi eylemlerin suç teşkil edeceği
düzenlenmiştir. Buna göre;
(1) Abone kimlik ve iletişim bilgilerini taşıyan özel bilgiler ile cihazların elektronik kimlik bilgilerini taşıyan her türlü yazılım, kart, araç veya gereç yetkisiz ve izinsiz olarak kopyalanamaz, muhafaza edilemez, dağıtılamaz, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla kullanılamaz.
(1) Abone kimlik ve iletişim bilgilerini taşıyan özel bilgiler ile cihazların elektronik kimlik bilgilerini taşıyan her türlü yazılım, kart, araç veya gereç yetkisiz ve izinsiz olarak kopyalanamaz, muhafaza edilemez, dağıtılamaz, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla kullanılamaz.
(2) İşletmeci veya adına iş yapan temsilcisine
abonelik kaydı sırasında abonelik bilgileri konusunda gerçek dışı
belge ve bilgi verilemez.
(3) Abonelik tesisi için gerekli kimlik belgeleri
örneği alınmadan işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi
tarafından abonelik kaydı yapılamaz.
(4) Abonelik tesisine ilişkin usul ve esaslar Kurum
tarafından yönetmelikle belirlenir.
İLGİLİ KANUN MADDESİ KAPSAMINDAKİ SUÇUN OLUŞABİLMESİ İÇİN GERÇEKLEŞMESİ GEREKEN EYLEMLER NELERDİR?
- Alt veya üst telefon bayisi tarafından müştekinin haberi olmaksızın onun adına bir hat açma sözleşmesi düzenlenmiş olması.
- Gerekli kimlik belgeleri örneği alınmadan işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi( alt veya üst telefon bayisi) tarafından abonelik işlemi yapılmış olması.
- Hat açma talebi ile gelmiş olan müşteri tarafından ibraz edilen kimliğin hayatın olağan akışınca sahte olduğu anlaşılabilecek seviyede olduğu halde işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi( alt veya üst telefon bayisi) tarafından abonelik sözleşmesinin yapılmış olması.
ATILI SUÇUN
GÖRÜLDÜĞÜ YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?
- 5809 sayılı kanuna muhalefet suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise CMK madde 12 gereğince suçun işlendiği yer mahkemesidir.
5809 SAYILI
KANUNA MUHALEFET SUÇUNDA YARGILAMA USULÜ NASILDIR?
- İddianamenin kabulu ile mahkeme tensip zaptıyla duruşma gününü belirler ve dosyadaki eksik hususların tamamlanması için gerekli müzekkerelerin yazılması hususunda talimat verir.
- İlk celsede sanığın ifadesi ile müştekinin beyanı dinlenir. Bu suçun ispatı için Yargıtayca verilen kararlarda, mutlaka imzanın sanığa ait olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu alınması gerektiği belirtildiği için sanık müdafiinin talebi üzerine veya resen mahkeme tarafından bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilir. Bu aşamada bilirkişi incelemesi yaptırılmasının mahkemece gözden kaçması ihtimaline binaen sanık müdafiince imzanın müvekkiline ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinde bulunulması elzemdir. Aksi halde yeni düzenleme ile birlikte artık verilen karara karşı üst merciiye başvuru yolu kapalı olduğundan herhangi bir imza incelemesi yapılmadan ceza verilmesi durumunda sanık açısından telafisi imkansız sonuçların doğması kaçınılmaz olacaktır.
- Bilirkişi raporunda "söz konusu imza sanık el ürünü değildir" der ise beraat kararı çıkma ihtimali çok yüksektir. Ancak söz konusu sözleşmedeki imza sanık el ürünü olduğu anlaşılsa dahi eğer sözleşmeye ibraz edilmiş olunan kimliğin ibraz edene ait olmadığı, kimliğin sahte olduğu ispatlanabilinirse yine beraat kararı verilir.
- Mahkemece sanığın atılı suçu işlediği kanaati oluştuğunda;
-Sanık
hakkında daha önce kasten işlediği bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkumiyet
kararı veya süresi dolmamış bir HAGB kararı yoksa,
-İşlenen suç
nedeniyle mağdurun zarara uğramış olması ihtimalinde sanık tarafından bu zarar
giderilmişse,
-Mahkemece
sanığın tekrar suç işlemeyeceği kanaati oluşmuşsa,
-Sanık
hükümden önce HAGB kararına onay vermişse,
-Sanık
hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Karar verilir ve sanık 5 yıl
süre ile denetime tabi tutulur.
5809 Sayılı Yasanın 56. Maddesinden Ceza Alanların Karşılaşacağı Ceza Miktarı Ne Kadardır
M.63-/10
Bu Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrası
hükümlerine aykırı hareket edenler bin günden beş bin güne kadar; ikinci
fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenler yirmi günden yüz güne kadar;
üçüncü fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenler yüz günden beş yüz güne
kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA 5809 SAYILI ELEKTRONİK HABERLEŞME KANUNU’NA AYKIRILIK
11. Ceza Dairesi
2017/16418 E. , 2018/490 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat
GSM hat satışı bayii işleten sanığın, katılan adına sahte
abonelik sözleşmeleri ile GSM hatları çıkartıp özel belgede sahtecilik suçunu
işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın ‘‘iddianamedeki hatların faturasız
hat olduğu, Turkcelldeki işleyişte bu hatlarda imza alınmadığı, sadece şahsın
nüfus cüzdanı örneği, adresi ve anne kızlık soyadı alarak hat satışını
yaptıklarını, bu kimlik örneğini ve satış barkotunu üst bayie gönderdiklerini
ve açma işini onların yaptıklarını, imza almadıkları için sahte bir sözleşme
yapmalarının söz konusu olmadığını’’ beyan eden savunması karşısında; maddi
gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, Turkcell
İletişim Hizmetleri A.Ş.'den suça konu sözleşmenin hangi ana veya alt bayide
düzenlendiğinin kesin olarak tespitinin mümkün olup olmadığının sorulması, üst bayi
olan Elektro Mekanik-İş yetkilisinin dinlenilerek sözleşmenin ne şekilde
yapıldığı araştırılıp abonelik sözleşmesi aslı ile eki niteliğindeki belge
örnekleri üzerinde bulunan yazıların ve müşteki adına atılı imzaların sanığa ve
üst bayi Elektro Mekanik-İş yetkilisi ya da çalışanlarına ait olup olmadığının
tespiti yönünden huzurda alınacak yazı ve imza örnekleriyle, suç tarihinden
önce resmi kurumlar nezdindeki yazı ve imzalarını taşıyan belge asılları da
getirtildikten sonra bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucunda suçun sübutu
halinde; hükümden önce 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri
ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin 10.
fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki "Kişinin
bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından
abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt
işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez,
evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz" ve 5. fıkrasındaki
"Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi
ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükmü
karşısında; özel hüküm niteliğinde bulunan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme
Kanunu'nun 56. maddesindeki düzenleme de gözetilip, ön ödeme önerisinde
bulunularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde
zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu
itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı
Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.
maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Ceza Dairesi
2018/2778 E. ,
2018/2905 K.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 27.02.2018
tarih ve 2018/561 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08.03.2018 tarih ve KYB-2018/18058 sayılı
ihbarnamesi ile;
Özel belgede sahtecilik ve resmi belgede sahtecilik
suçlarından şüpheli ... ve meçhul şüpheli haklarında yapılan soruşturma evresi
sonunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28/09/2017 tarihli ve 2017/35949
soruşturma, 2017/45984 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik
itirazın reddine ilişkin mercii Bakırköy 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 08/11/2017
tarihli ve 2017/5497 değişik iş sayılı kararının "Bakırköy Cumhuriyet
Başsavcılığınca şüphelinin eylemi 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'na
muhalefet suçu olarak nitelendirilerek, şüphelinin ön ödeme önerisine
uyduğundan bahisle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de,
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet
savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren
bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek
üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un
170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin
suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında
iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172.
maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna
karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği
soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın
bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından,
itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak
maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar
karşısında, somut olayda, müşteki vekilinin 03/04/2017 tarihli şikayet
dilekçesi ile 01/04/2017 tarihinde saat 19:52’de müştekinin cep telefonuna sim
kartının değiştirildiği yönünde uyarı mesajı geldiği, kısa bir süre sonra cep
telefonunun kullanım dışı kaldığı, akabinde de şüphelilerin müştekinin banka
kayıtlarına ulaşmaya çalıştığını ve şifre değişikliği işlemi yaptıklarını,
hesaplarından para çekilmeye çalışıldığını beyan ettiği,... İletişim Hizmetleri
Ananom Şirketi’nin 16/08/2017 tarihli ve ...sayılı cevabi yazısında da
müştekiye ait gsm hattına yönelik olarak 01/04/2017 tarihinde sim kart
değişiklik formu düzenlendiğinin bildirilmesi karşısında, ...İletişim Anomim
Şirketinden sim kartı değişiklik formuna ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa
kamera kayıtlarının celbi, müştekinin banka hesaplarından para çekilmeye
teşebbüs edildiğine ilişkin beyanlarına yönelik ifadesine başvurulmak sureti
ile ayrıntılı beyanlarının tespiti edilip, bu hususta ilgili bankaya müzekkere
yazılarak müştekinin iddialarının araştırılması akabinde tespit edilen şüpheli
veya şüphelilerin resmi evrakta sahtecilik, banka veya kredi kartlarının kötüye
kullanılması ve dolandırıcılık suçları yönünde hukuki durumlarının takdir ve
tayini gerekirken eylemin 5809 sayılı Kanun’a muhalefet olduğu ve önödeme
yapıldığı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği gözetilerek
itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde
isabet görülmediğinden" bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; kanun yararına bozma
istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Bakırköy
Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen 28.09.2017 tarih ve 2017/35949
Soruşturma-2017/45984 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara
karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci Bakırköy 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin
08.11.2017 tarih ve 2017/5479 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın
309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve
ifasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına İADESİNE, 02.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
11. Ceza Dairesi
2018/2380 E. ,
2018/3642 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi ve Özel Belgede Sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
I- Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme karşı
sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve
232-250 sayılı, 09.10.2012 gün ve 2011/8-335 E., 2012/1804 K. sayılı
kararlarında da açıklandığı üzere; belgede nesnel olarak aldatıcılık
niteliğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak
anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden
kaynaklanan fiili iğfalin, aldatıcılık niteliğinin varlığını göstermeyeceği
cihetle, abonelik sözleşmeleri ekinde bulunan ve mahkemece incelenen
belgelerin, ibraz edilen belgelere göre telefon bayii yetkilisi tarafından
onaylanan fotokopileri olduğunun anlaşılması karşısında; ...Telekom İletişim
Haberleşme Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.’ne ibraz edilen sürücü belgesi ve
yerleşim yeri belgesi asıllarının araştırılması, bulunması halinde getirtilip
incelenerek, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcılık
niteliğinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, denetime olanak verecek
şekilde dosya içerisine konulması; bulunamaması halinde ise belge üzerinde
aldatıcılık niteliği yönünden inceleme yapılamayacağından, yüklenen suçun
unsurları itibarıyla oluşmayacağının gözetilmesi ve sonucuna göre sanığın
hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz
gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
II- Özel belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme karşı
sanığın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
Bozma kararına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar
yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde
oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde
görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suç ve hüküm tarihinden önce 10.11.2008 gün ve 27050 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5809 sayılı Elektronik Haberleşme
Kanunu'nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 2.
fıkrasındaki “İşletmeci veya adına iş yapan temsilcisine abonelik kaydı sırasında
abonelik bilgileri konusunda gerçek dışı bilgi ve belge verilemez.” ve 5.
fıkrasındaki “Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle
kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz.”
hükümleri karşısında, sanığın eyleminin özel hüküm niteliğinde bulunan ve lehe
olan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 56. maddesindeki suçu
oluşturduğu ve sanığa ön ödeme önerisinde bulunularak sonucuna göre hüküm
kurulması gerektiği gözetilmeden, “özel belgede sahtecilik” suçundan hüküm
kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde
görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.
maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi
uyarınca BOZULMASINA, 18.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Ceza Dairesi
2017/17248 E. ,
2018/2785 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte özel belgeyi bilerek kullanmak
HÜKÜM : Düşme
Bozmaya uyularak yapılan yargılamada, sanık hakkında ön
ödeme nedeniyle verilen düşme kararına yönelik olarak, katılan vekilinin ön
ödeme miktarına vekalet ücretinin eklenmesine dair temyiz talebinin
incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31.12.2012 tarih, 2011/3-222
esas ve 2012/5, 25.09.2007 tarih ve 194-189, 27.12.2005 tarih ve 121-171 ile
16.12.1997 tarih ve 307-318 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında
da vurgulandığı üzere, ön ödeme sonucu verilen düşme kararları da 5271 sayılı
CMK'nın 223. maddesinde sayılan hükümlerden olup, bu kararların temyiz
edilebilirlik sınırı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince hüküm tarihi
itibariyle halen uygulanma zorunluluğu bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 305.
maddesinin 2. fıkrasının 1. bendine göre saptanması gerektiğinden, ön ödemeye
esas alınan miktarın temyiz edilebilirlik sınırını belirleyeceği; ayrıca yine
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.11.2013 tarih, 2013/7-65 esas ve 2013/446 sayılı
kararı ile ayrıntılarına Ceza Genel Kurulunun 01.10.2013 gün ve 231-396 ile
1304-397 sayılı kararlarında da yer verildiği üzere; hükmün yalnızca vekalet
ücretine yönelik olarak temyiz edilmesi halinde, gerekçeye yönelik temyiz
başvurusu bulunmadığında, Yargıtayca yapılacak temyiz incelemesinin vekalet
ücreti ile sınırlı olarak yapılması gerektiği; ayrıca, yargılama gideri hüküm
niteliğinde olmayıp, hükme bağlı tamamlayıcı bir parça olarak kabul
edildiğinden, kanun yolu açısından asıl hükmün bağlı olduğu kurallara tâbi
olduğu gibi, yalnızca vekalet ücreti ile sınırlı bir temyiz başvurusunun
yapıldığı durumlarda da, temyiz edilebilirlik sınırı olarak HUMK'nın 427.
maddesindeki düzenlemenin belirleyici olmayacağı ve asıl hükmün tâbi olduğu
temyiz edilebilirlik ölçüsünün esas alınacağı cihetle; 14.04.2011 tarih ve
27905 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile
değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca temyiz kesinlik sınırının
14.04.2011 tarihinden itibaren 3000 TL'ye çıkartılmış olması nedeniyle sanık
hakkında 5809 sayılı yasaya muhalefet suçundan ön ödemeye esas alınan 1.117,00
TL'nin miktarı itibariyle belirtilen kesinlik sınırının altında kaldığı
anlaşıldığından, katılan vekilinin temyiz isteğinin 5320 sayılı Yasanın 8/1.
maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 317. maddesi
gereğince REDDİNE, 28.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yorumlar
Yorum Gönder